Yaşarken kitaplarını vakfedenlerden olmayı tercih ettik | Kültür Sanat Haberleri

Yaşarken kitaplarını vakfedenlerden olmayı tercih ettik | Kültür Sanat Haberleri

ABONE OL
Ekim 30, 2023 11:00
Yaşarken kitaplarını vakfedenlerden olmayı tercih ettik | Kültür Sanat Haberleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tasavvuf tarihi uzmanı Prof. Dr. Süleyman Uludağ ile kitaplarını ve kütüphanesini konuştuk. 2023 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne bilim alanında değer görülen Uludağ, kitap merakını Yeni Şafak Kitap Eki için şöyle anlattı:Yaşarken vakfedenlerden olmayı tercih ettikKitaba merakım küçük yaşta başladı. Bunun sebebi ailem ve içinde yetiştiğim köyüm. Ailem de köyüm de dindardı. Altı yaşında elime Elif cüzü verip Kur’an okumayı öğrenmek için hocaya gönderdiler. Yedi yaşında Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumayı öğrendim ve hatmettim. Evimizde dini sohbetler yapılır, hocalardan ve dinden bahsedilirdi. Kış mevsiminde, uzun gecelerde Mustafa Darîr’in, “Sîretü’n-nebîi”si, bunun kenarındaki Battalgazi hikâyesi okunurdu. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin ekindeki hikâyeler de okunurdu. Rahmetli anneannem okuma yazma bilmezdi, dindardı. Bir siret kitabı satın almıştı. Kitap, hayrattı. İsteyen alır evine götürür okur ve sonra iade ederdi. Aynı şekilde çeşitli kıssa ve hikâyelerin anlatıldığı Ahmediye’nin okunduğu da olurdu. Bu eserler okunduğunda bunları dikkatle dinlerdim. Bu esnada bana bir iş teklif edildiğinde ağırdan alır, okunan metni dinlemeye devam etmek isterdim. Bu yüzden merhum annem bana “Kulak Mollası” derdi.İLK KİTABIMI 14 YAŞINDA SATIN ALDIMİlk defa kitap satın aldığımda 14-15 yaşındaydım. Mehmet Yıldırım ismindeki arkadaşım Konya İmamhatip Okulu’nda öğrenciydi. Yazın köye geldiğinde hocalardan ve kitaplardan bahsederdi. Biriktirdiğim az miktardaki parayı ona verir bana uygun bazı kitaplar almasını rica ederdim. O da tatile geldiğinde aldığı kitapları getirirdi. Bu eserler şunlardı: Ahmet Hamdi Akseki’nin “İslam Dini”, M. Hüseyin Heykel Paşa’nın “Hazreti Muhammed Mustafa” Said-i Şirazi “Bostan,Gülistan, Kelile ve Dinme”, Ömer Nasuhi Bilmen’in “Büyük İslam İlmihali” isimli eserler. Odamda iki çekmecesi olan bir masa vardı. Bu iki çekmeceyi az sayıdaki kitaplarla doldurmuştu. Benim ilk kütüphanem de budur.ELBİSE BURSUMLA KİTAP ALIYORDUM1956’da Çorum İmamhatip Okulu’na kayıt olduğumda burada yeni hocalar ve kitaplarla tanıştım. Bu okul 1953’te açılmıştı ve kütüphanesinde fazla kitap yoktu. Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı şark klasiklerinin epey bir bölümü bu okul kütüphanesinde vardı. Ayrıca il kütüphanesi de şehrin merkezinde ve saat kulesine yakın bir yerdeydi. İstediğim kitaplardan bazılarını burada buluyor ve okuyordum. 1963 Eylül’ünde İstanbul Yüksek İslam Enstitüsüne geldiğimde kitap dünyam büyüdü ama kitap alma imkânım kısıtlıydı. Yatılı öğrenciydim. 500 lira elbise parası verdiler. Bu para ile elbise almak yerine Bağdat’taki el mektebetü’l müsemma isimli kitapçıdan kitap almıştım. Kitapsever (bibliyofil) bir tarafım her zaman olmuştur. Ama edinmek istediğim eserleri alma imkânım sınırlıydı.İLİM TALİBİ OLANLAR BU KİTAPLARI OKUMALISahip olduğum ve edindiğim kitapların sayısını ben de bilmiyorum. Ben yazdığım kitaplarımın sayısını bile bilmem. Kitapların kıymeti okura ve araştırmacılara göre değişir. İlim dallarına göre de farklılık gösterir. Tefsirden İbn Kesîr, Zemahşeri ve F. Razi’nin, hadisten Kütüb-i Sitte’nin, kelamdan İmam Eş’arî’nin ve onun takipçilerinin, tasavvuftan Muhâsibî, Hâkîm Tirmizî, Kuşeyrî, Hücvîrî, Gazzâlî, İbnü’l Arabî, gibi alimlerin Umran İlmi ve tarih felsefesi bakımından İbn Haldun’un eserleri tercih ettiğim büyük önem ve değer verdiğim eserlerdir. İlim talibi olanlara da bu eserleri tavsiye ediyorum. Beraber son iki asırda oldukça kıymetli ve faydalı eserler yazılmıştır. Son yarım yüzyılda bunları sayıları daha da artmıştır. İlim talipleri ve araştırmacılar bu eserlerden müstağni kalamazlar.BİR KISMI ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİNDE GERİ KALANI YENİ KÜTÜPHANEDETaleben ve sevgili meslektaşım Mustafa Kara ile kitaplarımızı Tasavvuf Tarihi ve Edebiyatı Kütüphanesi’ne bağışladık. Kültür Bakanlığı ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile de bir protokol imzaladık. Kitap bağışlama sürecinin tamamı ile Sevgili Mustafa Kara takip etti ve gerektiğinde benimle istişare etti. Şu önemli noktayı da önemle belirtmek isterim. Benim kitaplarımın büyük kısmı Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde. 2007 senesinde emekli olunca fakültede kitaplarının bir kısmını Balkanlı talebelerim aracılığıyla Balkanlardaki kütüphanelere yolladım. 1983 tarihinden itibaren 30 seneden fazla İstanbul-Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki İSAM’da çalıştığımdan buradaki kütüphaneden rahat bir şekilde faydalanabiliyordum. Bu sebeple elimdeki kitaplardan bazılarına ihtiyacım kalmamıştı. Geri kalanları Bursa’daki kütüphaneye verdim. Benim kitaplarımın yarısından fazlası tefsir, hadis, fıkıh, usul-ı fıkıh, kelam, siyer, tarih ve felsefe ağırlıklı. Evimde kalan kitapların eninde sonunda gideceği yer de orasıdır. Zaten bize kütüphanede bir oda tahsis edildi. İstediğimiz zaman gidiyor, kütüphanede çalışıyoruz. Kitaplarımızdan kopmuş değiliz. Zaman zaman onları ziyaret edip kitaplarımıza vefa borcumuzu yerine getiriyoruz.ASLOLAN HAYIRSEVERLİKTİRZengin kütüphaneleri olan zevattan bazıları kitapları varislerine bırakırlar. Varislerden bir kısmı bu eserlerin değerini bilmezler kitaplar haraç mezatlarında satılır. Biz bunu sahaflarda defalarca gördük. Bazı zevatta kitaplarının kütüphaneye verilmesini vasiyet eder. Bunları İstanbul’daki Süleymaniye Kütüphanesi’nde görmek mümkün. Bu arada kendi adına kütüphane kuranlar da vardır. Biz ise halihayatında kitaplarını vakfedenlerden olmayı tercih ettik. Bununla birlikte bir ayağımız hala kütüphanemizde. Çok sayıda kitap edinmek ve bunları okuyucuların, araştırmacıların, ilim ve fikir adamlarının istifadesine sunmak elbette ki güzel bir şeydir, bir hayırdır. Ama kitap aslında amaç değil, araçtır. Yeni bilgilere farklı fikir ve kanatları ulaşmanın ayrıca edinilen bilgileri amel edip Allah Teala’nın samimi bir kul olmanın, kâmil faziletli hayırsever ve güzel ahlak sahibi olmanın bir aracıdır. Bu aracı amaç hâline getirip kitapları ile başkalarına karşı kibirlenen ve bunu bir aracı hâline getirenler böyle şöhret sahibi olmak isteyenler her zaman olmuştur. İlimde fikirde dinde ve ahlakta büyüklenmeye ve ünlenmeye yer yoktur. Şöhret afettir. Aslolan mahviyet ve tevazudur, ihlastır, iyi niyettir hayırseverliktir.Evlerine sığmayan kütüphaneler kurdular: Kitapları bize emanetKitapsever mi desek kitap delisi mi bilmiyoruz ama dosyamızda adı geçen ilim irfan ehlinin hepsi tutkun. Öyle ki raflara odalara sığmayan kitapları, bir zaman sonra evin sahibi olmuş. İçlerinde simit satarak kazandıklarıyla kitap alan da var, kıyafet için verilen bursuyla kütüphanesini kuran da… Onları sadece bu hazineleriyle konu edinmiyoruz. Kimi ya on binlerce kitabı okurlarla buluşsun diye kurumlara bağışlamış, kimi de adı ile açılan kütüphanelere yıllarca biriktiği eserleri vererek hizmete sunmuş. Hâlâ evlerinde binlerce kıymetli kitap olan bu isimlerin vasiyetleri de belli: Kütüphanem size emanet.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP